Minderlerde Türk
Kasırgası: Londra 1948
Savaş sonrası ilk Olimpiyat
Oyunları 1948 yılın-
da İngiltere’nin başken-
ti Londra’da yapıldı. II. Dünya
Savaşı’na yol açan Almanya
ile İtalya ve Japonya’nın alın-
madığı bu oyunlar Türk spo-
ru için büyük bir dönüm nokta-
sı oldu. 66 sporcuyla katıldığı-
mız Atina 2004 Oyunları’ndan
daha kalabalık (68) bir spor-
cu ordusuyla mücadele ettiği-
miz Londra’dan yurda ilk bü-
yük müjde atletizmden geldi.
Dünyanın en seçkin 29 atletiy-
le üç adım atlama yarışmaları-
na katılan Ruhi Sarıalp, 15.02
metrelik derecesiyle Olimpiyat
üçüncüsü oldu. Sarıalp, Atina
2004’te Eşref Apak’a kadar
Olimpiyatlarda madalya alan
tek Türk atleti olarak tarihteki
yerini aldı.
Sarıalp bronz madalyanın öy-
küsünü şöyle dile getiriyordu:
“Sabah 6’da kalkarak Wembley
Stadı’na gittik. Hocam Naili
Moran’ la kum havuzun yanın
daydık, stadın boş olması he
yecanımızı daha da arttırmış
tı. Yanımıza bir İngiliz yaklaş
tı. Kendisini stat görevlilerin
den Bay John olarak tanıttık
tan sonra ‘Ne o Türk, heyecanlı
mısın yoksa’ diye sordu. Cevap
vermeme fırsat vermeden
‘Beni dinle. Babamın dede
si, Kırım Savaşı sırasında
Türklerle omuz omuza silah ar
kadaşlığı yapmış. Savaşa gire
cekleri sırada büyük dedem de
çok heyecanlıymış. Bunu fark
eden bir Türk askeri, cebinden
çıkardığı küçük bir madeni pa
rayı dedeme vererek, savaşa
başlayacakları anda bu parayı
dilinin altına koymasını söyle
miş. ‘Bu para hem senin heye
canını önleyecek, hem de seni
koruyacaktır’ demiş. Dedem
de askerin söylediğini yapmış
ve salimen yurda dönmüş’ di
yerek büyük dedesinin anısı
nı anlattıktan sonra, cebinden
çıkardığı bir penilik meteliği
bana uzattı ve parayı yarış sı
rasında dilimin altına koymamı
istedi. Ben de öyle yaptım.”
Sarıalp, bu parayı Olimpiyat
madalyasının yanın-
dan ayırmadı.
Maraton yarışmasında Şevki
Koru’nun 44 atlet arasında bi-
rinciden 13 dakika farkla 20.
sırayı alması da Türkiye için kü-
çümsenmeyecek bir olaydı.
Güreş müsabakalarının ya-
pıldığı Empress Hall’da Türk
güreşçileri destan yazdılar.
Minderlerde Türk kasırgası esti
ve o günlerde Londra’da “Bir
Türk’ten kuvvetli ancak iki Türk
vardır” sözü dilden dile dolaştı.
which means ‘helpless’, to
‘Erkan’.
While two of our 60 athletes
won a medal at the Berlin
Olympics, 9 more were able
to inscribe their names to the
Olympic Log: Heavyweight
(+87) Mehmet Çoban won the
fourth, Nurettin Boytorun in
72 won the sixth, and Mustafa
Çakmak in 87 won the eighth
ranks in Greco- Roman; Ahmet
Çakıryıldız in 56 kilos won the
sixth and Hüseyin Erçetin in 72
kilos won the seventh ranks in
freestyle wrestling.
In equestrian Cevat Kula won
the sixth rank in “Nations
Award” competition on his
horse named “Çapkın”.
In cycling, Talat Tunçalp, re-
ceiving an elbow impact from
the German cyclist Schaller
some 50 m away from the fin-
ish line, dropped to the eighth
rank with a difference of 6
one sixtieth of a second in the
100 km race.
Behzat Baydar and Harun
Ülman got 38 points in ‘star’
class to claim the eighth rank
in sailing with their vessel
named “Marmara”.
1940 and 1944 Olympic
Games were cancelled be-
cause of WW II that broke out
in 1939.
Turkish Hurricane on
Wrestling Mats: London
1948
First postwar Olympic Games
were held in London, capi-
tal of England in 1948. The
Games, where Germany, Italy
and Japan that started WW II
were excluded from, has been
an important turning point
for Turkish sports. First good
news from London, where
we participated with a bigger
team (68) than Athens 2004
(66), came from the athletics.
Ruhi Sarıalp who competed
with the most select athletes
of the world in the triple jump
won the bronze medal with a
mark of 15.02 m. Sarıalp has
been the only Turkish ath-
lete who won a medal in ath-
letics at the Olympic Games
in history, until Eşref Apak in
Athens 2004.
Following is Sarıalp’s story
about the bronze medal:
“We woke up at 6 o’clock in
the morning and went to the
Wembley Stadium. My coach
Naili Moran and I were stand
ing near the sand pool and we
were very excited in the emp
ty stadium. An Englishman ap
proached us. He said his name
was John and he was a stew
ard in the stadium and asked,
“Hey Turk! Are you excited? ”
Before I answered him, he
went on and said, “Listen. My
father’s grandfather and Turks
were brothers in arms and
fought shoulder to shoulder in
Crimea. My grand grandfather
was very excited when they
were about to enter a com
bat. Noticing this, a Turkish
soldier gives a coin to my
grand grandfather and asks
him to put the coin under his
tongue as soon as the fighting
breaks out and said, ‘This coin
will keep you calm and pro
tect you’. My grand grandfa
ther did what the soldier said
Berlin 1936’ya katılanlardan hayatta kalanlar.
The surviving participants of the Berlin 1936 Games.
Mehmet Çoban
OlympicWorld
81