yanımda götürüyorum’ oldu.
Gölbaşı’ndaki antreman yerine
geldik. Yaşar hoca hemen pen
cereleri açtı, salonu havalan
dırmaya başladı. Sonra yanın
da getirdiği paketten iğne iplik
çıkardı ve minderlerin kenarla
rındaki yırtıkları dikmeye baş
ladı. O zamanlar şimdiki gibi
kaliteli minderler yoktu. Dediği
söz şu oldu: ‘Antreman sırasın
da minderin yırtık bölümünde
ki toz ve pislikler güreşçilerin
ağızlarına geliyor ve hastalan
malarına yol açıyor. Birilerinin
bu yırtıkları dikmesi lazım.
Bizim güreş ailemizde anne ol
madığına göre, baba olarak
benim dikmem icap eder ki,
evlatlarım hastalanmasınlar.”
Sekiz sıkletin dördünde şam-
piyonluğa ulaşarak altın ma-
dalyaların yüzde 50’sini alan
Türkiye’nin bu başarısı 1980
ve 1984 boykotlu Olimpiyatları
saymazsak hala kırılamadı.
Ruslar Münih 1972 ve Montreal
1976’da 10 sikletin beşinde,
Sydney 2000’de sekiz sikletin
dördünde altın madalya alarak
rekorumuzu yinelediler. ABD
ve bir çok ülkenin katılmadı-
ğı Moskova 1980’de Sovyetler,
Doğu Bloku ülkelerinin katıl-
madığı Los Angeles 1984’te de
ABD’liler 10 sikletin yedisinde
şampiyonluğu aldılar.
Grekoromende ulusal marşımı-
zı çaldırmayı başaran Mehmet
Oktav (62 kilo), ilk turu maç
yapmadan geçtikten sonra
Finli Talosela’yı sayıyla, İsveçli
Olle Anderberg’i 2:48’de tuş-
la, Mısırlı Sayed Kandil ile
Avusturyalı Georg Weidner’i
sayıyla yenerek şampiyon oldu.
Uluslararası alanda Londra ön-
cesi ve sonrası başarısı bulun-
mayan Oktav, milli takımları-
mızda uzun yıllar hocalık yaptı.
Grekoromen ağır sıkletimiz
(+87) Ahmet Kireççi (Mersinli),
Uxbridge Olimpiyat Köyü’nde
bütün yabancı sporcuları
“Hello!” diye selamladığı için
adı ‘Mr. Hello’ya çıktı. Mersinli
Ahmet’in ustura tıraşlı kafa-
sı sporcular için ‘uğur’ sayıl-
dı. Yarışmaya giden sporcu-
lar bu sevimli ama görkem-
li Türk güreşçisinin çıplak ba-
şına bir öpücük konduruyorlar-
dı. İsviçreli Moritz Jnderbitzin’i
13:51’de, İsveçli Tor Nilsson’u
15:48’de tuşla, Finli T. Ilmari
Kangasniemi’yi sayıyla ye-
nen Mersinli’nin İtalyan Guido
Fantoni ile yaptığı final güre-
şi büyük bir yabancı sporcu ka-
labalığı tarafından izlendi ve
şampiyonluğu sayıyla kazanan
Türk pehlivanına onlar da bü-
yük sevgi gösterisinde bulun-
dular. Mersinli, İngiliz bayanlar
tarafından öpücük yağmuru-
na tutuldu. İngiltere Kraliçesi
Elizabeth onu görmek için özel
olarak geldi. ‘Mr. Hello’ya sarıl-
dı ve öptü. Bütün dünya bası-
nı bunu yazdı. Ahmet Mersinli,
Türkiye’nin ilk Olimpiyat ma-
dalyalı sporcusu unvanının
yanına iki Olimpiyatta ma-
dalya alan ilk Türk ünvanını
da ekliyordu.
met the late Yaşar Doğu on my
way to Gölbaşı. He asked me
where I was going and when I
said ‘to Gölbaşı’ he said “I am
going there too; let’s go to
gether if you don’t mind.” He
was carrying a sack full of
wood. So, we set out togeth
er. On the way, I asked Yaşar
(coach): ‘So, what are you go
ing to do with these woods? ”
National Team’s coach Yaşar
Doğu replied: “My beloved
wrestlers will come in a little
while for training. Afterwards
they need to take a shower. I
am taking these with me to
burn the stove to warm water
for them.” We arrived at the
training site in Gölbaşı. Yaşar
immediately opened the win
dows and started airing the
hall. Then he took out a nee
dle and some thread and
started sewing the torn sides
of the mats. We did not have
quality mats then in those
days. He said, “Dust and dirt
from the torn parts goes into
their mouths during training
and cause them to become ill.
Someone must sew these and
since we don’t have a mother
in our wrestling family, it is my
duty to sew these as the father
so that my sons won’t get ill…”
Our Record is Still
Unbroken
Turkey’s success of winning
the championship titles in
4 of the 8 weights and win-
ning 50 % of the gold medals
is still unsurpassed, exclud-
ing the boycotted 1980 and
1984 Games. Russians equal-
ized our record by winning
the gold medals in 5 of the 10
weights in Munich 1972and
Montreal Games and also
4 of the 8 weights in 2000
Sydney Olympics. Russians
and Americans won champi-
onships in 7 of the 10 weights
respectively in Moscow 1980,
Kalman Sovari in 7’04” by fall
respectively. Then he received
a bye. He beat American
Lealand Gilbert Jr. Merrill
who was continuously on the
lam, and Australian Richard
Edward Gerrard in 6’45” by
fall and became the cham-
pion. Doğu was 35 years old
when he won the gold med-
al in London. He carried his
career in wrestling further by
winning his third European
Champion title in 1949 (free-
style) and World Champion ti-
tle in 1951. Yaşar Doğu was
a coach and an official in our
national team until his death
in 1961. Turkish Wrestling
Federation has been organ-
izing an international tourna-
ment in his name since 1962.
Let’s not forget to add a rec-
ollection of Yücel Seçkiner,
former General Director of
Physical Training and State
Minister in charge of Sports,
about Yaşar Doğu:
“I was the commander of
Jandarmagücü (team of
Gendarmerie) then. One day I
Celal Atik, Finli Leppanen’ i tuşlarken.
Celal Atik body-slamming the Finnish wrestler.
86
Olimpiyat Dünyası