önünde güreşmenin deneyimini
de kazanmıştı.
Dört kez (1933,34,35,37) Balkan
şampiyonu olduğu grekoro-
mende ilk rakibi Danimarkalı
Nielsen’di Erkan’ın. Ardından
Danimarkalı gibi Japon Yoşioka
ve İtalyan Valentino Borgia’yı
da kündeleriyle tuşladı. Yaşar’ın
kündeleri bir anda ünlenmiş-
ti. Rakipleri alta düştüğün-
de Alman seyirciler, “Heben,
heben…” (Kaldır,kaldır…)
diye bağırıyordu.
Erkan, dördüncü turda Letonyalı
Krişyanis Kundsinsi’yi sayıy-
la yenerek finale yükseldi. Kötü
puanların hesabını yapan ant-
renörünün isteği üzerine Finli
Aarne Eemeli Reini’ye sayı ile
yenildi ve daha az kötü puanı
bulunan güreşcimiz Olimpiyat
şampiyonu oldu.
1911 Erzincan Refahiye do-
ğumlu olan ve güreşe İstanbul
Kumkapı Güreş Kulübü’nde baş-
layan Yaşar Erkan, anılarını yaz-
dığı kitabında altın madalyanın
çoşkusunu şöyle anlatır:
“Şampiyonluk kürsüsünde şanlı
bayrağımız şeref direğine çeki
lirken kendimi tutamadım, göz
lerimden yaşlar sel gibi aktı.
Yüz yirmi bin kişinin ve Hitler’ in
önünde bayrağımızı şeref dire
ğine çektirmek ve ayakta güzel
marşımızı dinletmek zevklerin
en güzeli ve en büyüğüydü…”
Yaşar Erkan’ın bu duyguları ya-
şadığı saatlerde Türkiye’de bir
memur da, mors alfabesi ile tı-
kır tıkır bir telgraf çekmekte-
dir Berlin’e: “Kendin küçüksün,
ama memleket için önemli bir
iş yaptın. Artık adın Türk spor
tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar!”
Telgraf’ın sonundaki ‘Mustafa
Kemal Atatürk’ imzasının, kendi-
sini gözyaşlarına boğduğunu ve
bu satırları tekrar tekrar okudu-
ğunu da ekliyor Erkan…
“Benim en çok sevdiğim spor
güreştir” diyen Ulu Önder
Atatürk tarafından ilk Olimpiyat
şampiyonumuza iki gümüş
vazo ve bir ev armağan edildi.
Soyadı, çaresiz anlamına ge-
len ‘Naçar’, Atatürk tarafından
Erkan olarak değiştirildi.
Berlin Olimpiyatı’na katılan
60 sporcumuzdan ikisi şe-
ref kürsüsüne çıkarken 9 spor-
cumuz daha Olimpiyat Onur
Kütüğü’ne adlarını yazdırma-
yı başardılar. Grekoromende
ağır sikletimiz (+87) Mehmet
Çoban dördüncü, 72’de
Nurettin Boytorun altıncı,
87’de Mustafa Çakmak sekizin-
ci, serbest güreşlerde 56 kilo-
da Ahmet Çakıryıldız altıncı, 72
kiloda Hüseyin Erçetin yedin-
ci oldular.
titles and competing in 79 kg.,
beat German Schedler, Italian
Ercole Gallegati and Erns
Krebs from Sweeden on points
and lost on points to the
American Richard Lawrence
Voliva, who later won the sil-
ver medal, and was placed
third. Kireççi; born in Mersin’s
Kiremithane district as the son
of a bricklayer, would not con-
tent himself with flying the
Turkish Crescent-Star flag for
the first time when he was
only 22 years old, later went
on to claim the Olympic Title
in London 1948.
In 61 kilos freestyle Yaşar
Erkan, who was also going
to wrestle in Greco-Roman
style, lost to Hungarian Ferenc
Toth by fall then beat Belgian
Riske on points and lost to
the champion Finnish Kustaa
Pihlajamaeki by fall, claim-
ing the eight place. In free-
style, Erkan had his first ex-
perience of wrestling in front
of thousands.
Four times Balkan champion
(1933, 34, 35, 37) Erkan’s first
rival in Greco-Roman style
was Danish Nielsen. After him,
he beat Japanese Yoshioka
and Italian Valentino Borgia
with his hobbles, same as
he did to the Danish, by fall.
Yaflar’s hobbles were suddenly
famous. When his opponents
were down, German specta-
tors were cheering “Heben,
heben..” (Hobble, hobble).
Erkan beat Latvian Krisyanis
Kundsinsi on points on the
fourth round and became
the finalist. Upon the re-
quest of his trainer, who was
keeping count of the bad
points, he lost against Finnish
Aarne Eemeli Reini on points
yet became the Olympic
Champion on account of less-
er bad points.
Yaşar Erkan, born in Erzincan,
Refahiye in 1911 and started
wrestling at Istanbul Kumkapı
Wrestling Club, describes the
exuberance the gold medal
created in his memoirs:
“As our glorius flag was hoist
ed on the mainmast, I could
not contain myself and a flood
of tears went down my cheeks.
Running our flag up and hav
ing everyone to listen to our
beautiful antheme afoot, in
front of Hitler and 120 thou
sand spectators, has been the
greatest pleasure of all.”
While Yaşar Erkan was experi-
encing these emotions, a clerk
in Turkey was clicking away a
telegraph to Berlin: “You are
a very young man, but you
Olimpiyatlarda ilk altın madalyamızı Berlin 1936’de güreşte Yaşar Erkan ile kazandık. Tarih
11 Ağustos 1936. Bayrağımız şeref gönderinde.
We won our first gold medal at the 1936 Olympics in Berlin with Yaşar Erkan in wrestling.
11
th
August 1936. Our flag flown from the flagpole of honour.
OlympicWorld
79